GELİNCİĞİN SIRRI
- İmre
- 7 May 2021
- 2 dakikada okunur
” Herkes aşktan meydana gelmiş,
herkesin ciğeri yaralı,
herkes dudağını yummuş konuşmuyor
ama herkesin can bahçelerinde gelincikler açılmış.”
Mevlana Celaleddin Rumi
Yarışır nebat, sabah seherinde.
Önce seherin yelidir, okşanmak istediği.
Çiğ ile yunup yıkanmak ardısı güneşe kavuşmaktır murad.
Yeşilin bin bir tonu, toprağın kokusunu dağıtır yeryüzünün tek nefesine. Henüz giyinen nebat, güneşle hemhal olmanın deminde dingin açar güne. Baharın çiçekleri dallarda yer edinmeye, topraktan nasiplenmeye çalışırken bir kızıl çağlayan kazanır güneşe kavuşmanın yarışını. Kırmızının çekiciliği ateşi ile öptürür kendini güneşin ilk fısıltılarına.
Yeryüzünün kırmızı duvağı, narin gövdeli biricik danteli. Nazlı derler geline benzettiklerinden kızların duvağı olmuşluğundan. Gelincik midir duvakları başlara al yapan, yoksa al yaptıklarından öykünlendikleri gelincikler midir kızların bilinmez. Ama ikisi de al al gülümser yeni güne, geleceğe.
Ademoğlu’nun çiçeklere yüklediği sembolde anlatı da tükenmez. Gelinciğin de nasiplendiği muhakkak. Kimi Demeter’in uyku iksiri olmuş, kimi Adonis’in kan damlaları, kimi savaş kahramanlarının sembolü.
Özgünlüğü güzelliği ise bambaşka imre için.
Şehir gözetmeksizin yol kenarlarını da mesken tutabilir, uçsuz tarlaları da. Mütevazidir. Sevgidir.
Yer yön ayırt etmez Gelincikler.
Biraz toprak yetecek kadar su ve ışık. Ne özel bakımlı topraklara ne de özel yerlere ihtiyaçları vardır. Kanaatkardır. Bereketlidir.

Biricikliğinin, haktan gelen güzelliğinin farkında ışıl ışıl ama alçakgönüllüdür.
Bir kökten onlarca açar da birinin de önüne geçmez birini de yok saymaz. Bir açar, bir toprağa karışır, bir daha tomurcuklanır. Açar ve açar geldiği yere dönmeyi usul döngüde olmayı yadsımaz. Hadbilir. Teslimdedir.
Tüm doğayı kıskandıracak kadar al, baştan çıkarıcı alevdir. Lakin şehvetten uzak, çekiciliği özünde dişidir, şefkati özünde anadır.
Kesme çiçek olmaz gelincikten. Ademoğlunun ticari ürünü olamaz. Yetiştirilemez. Esarete gelemez, Tutsaklığa boyun eğemez. Özgürdür.
Ömrüm bir bahar, bir dal, bir gonca demez.
Ömrü tek mevsimdir ama endişe etmez. Olanı kabulde, ömrüne sadakatde, akışa güvende an be an salınımdadır. Selamdadır.
Koparıldığında yaşamaz. Bilir çünkü can bu toprakta tekdir. Can terketti mi bedeni Hak’a kavuşmuştur. Ama gelinciğin hüznü zaten yaşarken de Hak’la bir olduğunun bilincinden koparılışıdır. Her an İmandadır. El Emin‘dir.
Kök salmaz, göğü kıskanmaz. Toprağı, bulutu bir eyler. Bağlılığın değil bağın güzelliğidir. Bu varsıl dünyada bir var bir yoktur. Aşk’ın suretidir. Hak’ın Siretidir.
Gelinciğin sırrı aslen bunların hepsi ve biridir. Hakla bir, Özünden ayrılmayan, öz’den koparılamayan ve ademoğluna aynalığıdır. Kırmızılığının sebebi de gelinciğin bildiği hak yolundaki has adem olamayışımızda, yüzümüzün kızarması gerekliliğidir.
Aşk, ışk gelinciğin üzerine doğuyor her bahar. İçindeki geline, şehide varlığın bütünlüğüne şahit olasın ademoğlu.
Ve can bahçendeki gelinciği açasın.



Yorumlar