top of page

Kurban? Kahraman?

  • Yazarın fotoğrafı: İmre
    İmre
  • 28 Oca
  • 4 dakikada okunur

ree

En büyük kötülük, zorluklara karşı koyamamak zafiyetinden gelir.

Goethe




Seçmek!

Seç- me

Seç, ayır, çöz, yeğle.

Seçmeye yazma, irade kullanma, karar verme. Kelime ne olursa olsun attığımız adımlar değil mi kader denilen yolu yürüten. Seçimlerin kader olduğu inancında olanlardanım.

"Her insanın kaderini kendi çabasına bağladık" ayetine uyanlardan (Isra 13)

Düşünce kalkmayı

Bozulunca tamir etmeyi

Düğümlenince çözmeyi

Karardığında aydınlatmayı

Yorulduğumda vazgeçmemeyi

Durduğumda yürümeyi

Yürüyünce koşmayı

Ağladığımda gülmeyi

Kapandığında bir diğerini açmayı

Olmuyorsa vazgeçmeyi

Oluyorsa kabul etmeyi

Seçenlerden.

Seçme şansımı şimdiye, şu ana çevirenlerden. Bakış açımı düşünme biçimimi değerleme şansımı olumlamayı seçenlerden.

Olanı değiştirme şansım yoksa "aslında hiçbir zaman olan değişmiyor" o zaman kendimi değiştirmeyi kendi duygumu değiştirmeyi seçenlerden.


Can verilen bedenle yürüdüğümüz bu yolculuk da kurban ya da kahraman olmayı seçmek elimde. Kurban olmak kolayı zahmetsizi. Kapa kapını, sal kendini karanlığın çabasız dehlizlerine. Düşünme, çabalama, sorgulama hatta yürüme. As yüzünü, söndür gözünü, çöktür bedenini. Çabaya gerek yok. Zaten sana fısıldayan bir zihin var. Her şey çok kötü, bunlar neden hep seni buluyor, herkes kötü, kimse senin iyiliğini istemiyor, yapamazsın, beceremezsin, zayıfsın, çaresizsin, imkânın yok diyen bir zihin. Seni aşağı çekmeye hazır yan gel yat sonsuz mutsuz dakikaları yılları tüket diyen bir zihin. Kolay çünkü çabasız. Kendine acıdığın sürece beslenen bir kıpırtısızlık. Durgun su gibi. Başta hoştur devinimsiz. Ama durgun su durdukça mikropları çoğaltır. Oksijeni yitirir. Yaşamdan uzaklaşır. Özünden kopartır.


Oysa kahraman olmak, kahraman olmayı seçmek. Seçimin ile kalkıp yürümek yolunda. Yola koyulmak. Yolu sevmek. yolcuları sevmek. Kimiyle yürümek, kimini bırakmak.


Bu sırada Sen - Sana baktım bugün o galeride. O eserlerin önünde ki duruşuna sadece 23 ay önce senin elinden tüm dünyevi maddesi kayan sen değilmişçesine. Sana bakınca kara gözlüm görülmüyor o enkazdan çıkışın. Sanılıyor hep böyle dik, güçlü, güleç. Depremin tüm artçıları içinde oysaki sızım sızım devamda sarsıntılar.  


İşte tam orada yaşam seç diyor. Sen çoktan seçimini yaptın da ah o artçılar yok mu o artçılar. Onlar kökleniyorum dediğinde yeniden sarsıyor. Emin olmak istiyor sistem. Emin olmanı istiyor. Kurban mısın bu yolda kahraman mı? her ayakta olan her yaşama devam eden kahraman değil. Nefes almakla, nefesi yar etmek aynı değil. Yaşamaya devam etmek kahraman kılmıyor insanı. Geçmişte ve olanda yaşamamak, orayı bırakıp yepyeni nefeslerle ve yaşamın getirdiğini hem görerek hem kabul ederek hem yaratanın gönderdiği kullarını dinleyerek hem sunduklarını tevekkülle seçerek kahraman olunuyor. Acını severek. Yıkımın yaratımını kabul ederek. Yıkımdan yeni yaratımlar çıkartarak kahraman olunuyor. Güçlü olmak başka, güçlü görünmek başka. Güçlü olan gücüyle, yürüyen kahramanın yolculuğunu adımlıyor. Ve bazı kahramanlar kendi hayatlarının sabiti oluyor. Ailelerinin, işlerinin, çevrelerinin sabiti kaleleri. Yorgun yolcuları.


Her kahramanın yolculuğu kendine biricik kendine has. Herkes kendi yolunun kahramanı ve herkesin hakikati kendi yolculuğunda. Ne biri ötekinden zor, ne beriki diğerinden kolay. Herkesin yolu kabı kadar zor, kabı kadar kolay. Herkesin yolu yüreği kadar ferah ya da yüreği kadar puslu. Yolda kahraman olmayı seçene yaşam da sunuyor.

Yolu ikra edene yaradan ikram ediyor. İkramı gördüm ben sende ve bende. O adı kuş olan şehirde. Ayetin bir açılımı da her bir insanın kuşunu kendi boynuna geçirdik demesi. (Isra 13) Ayetin dil bulduğu o vakitte o coğrafyada yaşayanlar besledikleri kuşları salar kuşun yönüne göre yapacakları işin yön kararını seçerlermiş. Kuşun uçuşunu kadere bağlarlarmış. Manidar. Kahramanlığı seçtiğin yolda bir kuş mekânında Simurg'a yürümek. Güvercin adanın döne döne dilde Kuşadası’na döndüğü yerde kaderinin çabana bağlanması.


Hayat sınar, savurur, yorar. Onun fıtratı budur. Sınadığı ile savurduğu yerde kalan da bizi yanına çekmek ister. Savrulup kalkamayan kalkana özenmek yerine onun da savrulmasını ister, kalkanında düşmesini bekler. O zaman yalnız olmayacaktır. Sürüklenenler arasında görülmeyecektir. Oysa kalkmayı ve Yürümeyi seçmek. Olana öfkelenmek yenilmek yerine olacağı seçip kabul etmek. Olanı sorgulamak yerine olduracağa odaklanmak. Olmayı seçmek. Yükseldiğimiz yerden aşağıdan çekenlerle iplerimizi gevşetmek hatta koparmak. Yeni gümüş iplere tutunup, Parıldamak. Hayat o zaman gülümser o zaman bereketini saçar.


O sırada Ben - Can verdim ya yaşama. Ya da verdiğimi sandım. Yaşama emanetiz, yaşamda bize emanet. Mülk benim olamaz ancak hayatın sürdürülebilirliğinde emanetçisiyizdir dedim. Çocuk ya da çiçek sadece emaneti yaşama katmakla mükellefiz. Yaşama can, yaşama yaren olurken bakıp büyütür aslını yaşatmaya uğraşırken birden sistem alıverdi görevi elimden. Aniden. Yaşam durdu. Hayaller saçıldı toprakta. Gök ağladı ya da ben öyle sandım. Muştuydu belki bittiğini sandığım hizmet. Durdum. Baktım. Ahlanıp, vahlanmak, öfkelenmek hırslanmak ya da kurban olmak, oraya, o ana kilitliyor insanı. Oysa seçmek yeni yolu. Bir kavşağa getiriyor yaşam. Ya seçip kahramanın yolculuğuna devam edeceksin yada o kavşakta kök salıp kurban olup, onlarca negatif duyguyu besleyeceksin. Gelip gidene de baka yazacaksın. Seçtiğim yolda öfke yok. Pişmanlık yok. Hırs yok. Yol değiştiriliyorsa merakla ve hevesle yeni yolu seçmeli. Seçmek duyguyu, yaşamı, olacağı seçmek. Ne keyifli ne sürprizli ve ne öğretici.

Sözde değil özde hal edenlerden olmanın şükrü huzurun kendisi. Yılmaz ağaçlar yaşamdan vazgeçmez. Meyve veremedim, kar yağdı, rüzgâr dalımı kırdı diye hayıflanmaz. Beklemez, küsmez, dönmez. Yeniden ve yeniden kışın yaza dönmesini bekler, yaşar yeniden ve yeniden yaprağa giyinir, yeniden ve yeniden. Yağmuru gözyaşı değil bereket eyler.


Başka yerlerde köklenen ama fırtınayla savrulan Zeytinlerdik. Ne topraktan sökülüp savrulmak ne yanan vurulan kırılan gövdemiz ne haşin muamele ne başımıza gelen infazlar yeniden ve yeniden köklenmeye mâni olamazdı. Çünkü biz kahraman olmayı seçtik. Zeytinin bir araya getirdiği yeni yaşamlarımız eski köksüz otlardan arına arına getirmedi mı bu yola.

Çünkü biz bildik ...Çünkü biz yaşamı seçtik.

Yürümeyi seçtik.

Sevgi olmayı, merhamet olmayı, şefkat saçmayı salt sevgi olmayı seçtik.

Nefesi yaren bildik.


Bir karakuzunun dediği gibi.. ”ölümsüz bir sevgi hiç bir zaman bitmez...Biz ölümlüler ölümsüzlere her zaman ruhlarımızla bağlıyız” 


Ve Biz Zeytini paydaş bildik.

ree

 

 

 
 
 

Yorumlar


bottom of page